Duyulara Hitap Eden Müze

          Gezmeyi herkes gibi seviyorum, gezerken bazen tesadüfen denk gelip ‘iyi ki görmüşüm’ bazen de özellikle not alıp mutlaka gitmem lazım diye düşünüp sonrasında ‘iyi ki gitmişim’ dediğim yerler oluyor. Tesadüfen gördüklerim, içimde mucize keşfetmişim gibi bir his uyandırırken; planlayarak gittiklerim önceden fotoğraflarına bakıp hakkında sayfalarca yorum okuduğum için olsa gerek, ne bekleyeceğimi bildiğim için aynı mucize hissini uyandırmaz bende. Aslında Finlandiya - Tampere’deki müze merkezi Vapriikki’yi görmeden öncesine kadar böyleydi diyebilirim. Önceden gitmeyi planladığım, hakkında okuduğum ve fotoğraflarını gördüğüm halde, gördükten sonra o ‘mucize’ hissini bana yaşatan bir yer oldu burası. Herkeste bendeki kadar coşku uyandırır mı orada gördükleri bilmiyorum ama benim en çok dikkatimi çeken müzenin ‘Doğa Bilimleri’ kısmında deneyimleyerek öğrenmeye son derece önem verilmesi, deneyimleme kısmında da daha önce hiçbir müzede görmediğim kadar duyulara hitap edebilmesiydi.
         İçinde tarih, Finlandiya iç savaşı, buz hokeyi, posta tarihi, doğa bilimleri, taş-mineral, teknoloji, buz devri gibi farklı konuların sergilendiği, bazılarının kalıcı bazılarınınsa belirli bir süre sergilenip sonra yenilendiği bir müze alanı burası. Geçmişte tekstil ürünlerinin olduğu sanayi bölgsiymiş. Geçen yüzyılda İsveççe ‘fabrik’ Fince’de ‘vapriikki’ olarak adlandırılmış. 1996 yılında müze merkezi olarak kullanılmaya başlanınca Fin ensdüstri tarihindeki önemini vurgulamak için ismi ‘Vapriikki’ olarak korunmuş. Bu arada müzenin tam olarak hazırlanması 2000 yılına kadar sürmüş. Ne kadar da Fin usulü diye belirtmeden geçemeyeceğim bu geçmişe bağlılık, değerlerin yaşatılması ve herşey hazırken bile her şeyin ‘tam olarak’ hazırlanmasının 4 yıl sürmesi :)
     Her biri ayrı bir yazı konusu olabilir belki ama dikkatimi çeken ‘Doğa Bilimleri’ kısmında çocuklara duyusal deneyimleme imkanı sunulmasıydı. Doğaya son derece önem veren, çocuklarına her bitkiyi, hayvanı tek tek tanıtmaya çalışan, öğretebilme becerisi konusundaki başarısı da tasdiklenmiş bir milletin, öğretirken duyulara bu kadar önem vermesi bu alanda çalışan bir çocuk fizyoterapisti olarak beni çok etkiledi. Kimilerimiz farklı gelişen çocukla çalışıp, hala terapide duyusal entegrasyonun sağlanmasından bihaberken, burada normal gelişen çocuklar için bile konunun önemi kavranmış, günlük hayatta her alana dahil edilmiş (okula, parka hatta bu geziyle tecrübe etme şansım olduğu gibi müzeye).
Doğa Bilimleri Müzesi girişi








     Ağaç türleri hakkında bilgi verirken, bir ağaç kütüğünün içinden emekleyerek geçmeyi deneyimleme imkanı da sunuyor. 
     Bana terapide tünel içinde emekleme çalışmaları yaptığımız oyunları hatırlattı. Hayal gücümüzle terapi salonunu ormana çevirip, devrilmiş ağaç kütüğüne benzettiğimiz tünelin içinden geçerek, tırmanıp meyve topladığımız duyusal oyunumuz gibi :)
    
      Sırada ne kokladığını söyleme oyunu.
     Şişelerin hepsinde farklı bir koku var. Değişik çiçekler, mantar, ıslak ağaç kokusu vs. Karşıdaki tabloda kokladığınız şeylerin fotoğrafı var, fotoğrafı yana kaydırdığınızda da hangi numarada ne kokusu olduğu yazıyor. Ne kokladığınızı tahmin etmeye çalışmak çok eğlenceli.



     Bu da benim gibi taktil uyarılma ihtiyacı hissedenlerin en sevdiği bölüm, dokun ve hangi hayvan olduğunu bul oyunu :) 


      Önce tüylere dokunup sonra neye dokunduğunuzu tahmin ediyorsunuz, kapağı kaldırdığınızda ‘temsili’ dokunduğunuz hayvanın resmini, türünü görüyorsunuz. Tavşan, geyik, ayı, sincap gibi 8 farklı hayvan var.



     Sıra beklerken çocukları gözlemleme şansım oldu. Kimisi dokunmaktan kendini alamayıp, ailelerinin sırada bekleyen insanları fazla bekletmemek için artık ayrılmaları gerektiği telkiniyle dokunmaktan vazgeçebildi. Kimisiyse oldukça temkinli ve isteksizdi, denemek için ikna edilmeleri gerekti. Aklıma bazı yumuşak nesnelere dokunduğunda öğürme tepkisi verecek kadar irite olan taktil hassasiyeti had safhada çocuklarım geldi. Biraz bekledim acaba denk gelir miyim diye. Sonra bebekliği boyunca normal geliştiği gözlense bile gelişim aşamaları fizyoterapistler tarafından takip edilen bir ülkede bu ihtimali çok çok düşük gördüm ve beklemekten vazgeçtim.




     Bazı alanlarda fotoğraf çekilmesi ortam koşulları sebebiyle pek mümkün değildi ama en azından fikir vermesi açısından birkaç fotoğraf ekliyorum. Her şeyi üç boyutlu, birebir, gerçeğine uygun şekilde yapmayı amaçlamışlar ve buna uygun materyaller seçmişler.


     Yer yer size işitsel uyaranlar da eşlik ediyor. Karanlık olduğu için fotoğrafını çekemedim ama su altı yaşamı gösteren bir oda vardı, balıkların etrafınızda olduğunu görüp bir de su altındaymışsınız gibi belli belirsiz, derinden gelen su sesi duyuyorsunuz. 


     Müzenin çoğu kısmında Fincenin yanında İngilizce açıklamalar da bulabiliyorsunuz. 

Yorumlar

  1. Harika! :) bu muzeyi bize duyusal entegrasyon gozlukleriyle gezdirdiniz cok tesekkurler :) Benim de aklima cocuklarimla oynayabilecegim yeni oyunlar geldi heyoooo

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. güzel yorumlar için çok teşekkürler :) oyunlara ufak da olsa katkım olduysa ne mutlu bana!

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Taktil (Dokunma) Duyusu İçin Öneriler

Karın Üstü Aktivite Zamanı (Tummy Time)

Erken Çocukluk Döneminde Dil Gelişimi